Durakta bekleyen orta yaşlı bir kadına
Uzaktan seslendi bir genç yaklaştı yanına
Ama kadının giyimi ve makyajı iğrenç
Genç sanki benzetmişti onu eski aşkına
Kadında durmuştu da bilincin akışları
Gencin bakışları onu çevirdi şaşkına
Bakımsızdı görünüş altındaydı vasatın
Kadın terk edilince düşmüştü depresyona
Evinin sanki daha tütmüyordu bacası
Kocası gitmiş artık kimse bakmazdı ona
karşısına çıkan gence göstermedi direnç
Genç dedi: Her yerde hep seni aradım Suna
Ona tanıdık gelmemesine rağmen adın
Kadın ben o değilim diyemedi oğlana
oğlan ona belki verebilecekken değer
Eğer dese ben değilim giderdi zoruna
Bakarken de sanki bakıyordu bir genç kıza
Kadın utanmıştı, biraz da gitti hoşuna
Kendinden emin değildi, bakışlar kaçamak
Yıkmamak için hayalleri, sustu oğlana
Kadın anlamaya çalışırken nedir olan
Oğlan elinden tutup götürdü restorana
Kadın tüm bu olan biteni anlamasa da
Masada âşık âşık bakarken suratına
Oğlan sanki davrandı ona karşı çok içten
Geçmişten binbir hikâye anlattı kadına
ama nerden geleceği bilinmez tokadın
Kadın eve dönünce odasındaki ayna
Sanki onun yüzüne tutmuştu mercekleri
Gerçekleri gösterdi, o utana utana
Sen kendini genç mi sanıyorsun ahmak?
Makyajını sildi, sonra girdi yatağına
Anlamını anlayamadı gördüğü düşün
Düşündü, genç bir daha çıkar mı karşısına?
In the mirror, a reflection of yesterday, (Aynada, dünün bir yansıması)
A heart once lost, now in shades of gray, (Bir zamanlar kayıp olan bir kalp, şimdi grinin tonlarında)
Searching for love in a familiar face, (Tanıdık bir yüzde aşk arıyor)
But the past whispers softly, can’t keep up the pace. (Ama geçmiş usulca fısıldıyor, bu hıza yetişemezsin.)
Ama Kadının giyimi ve makyajı iğrenç
Genç sanki benzetmişti onu eski aşkına
kadında durmuştu da bilincin akışları
Gencin bakışları onu çevirdi şaşkına
Bakımsızdı görünüş altındaydı vasatın
Kadın terk edilince düşmüştü depresyona
Chasing shadows of a faded dream, (Solmuş bir rüyanın gölgelerini kovalarken)
Lost in the silence, tearing at the seam. (Sessizlikte kaybolmuş, dikiş yerlerinden yırtılırken)
In the gaze of the young, a flicker of hope, (Gencin bakışlarında bir umut parıltısı var)
But can you find peace in the way that you cope? (Ama başa çıkma yönteminde huzur bulabilir misin?)
Kadın... terk edilince... düşmüştü... depresyona