Genel Forum Sitesi

ForumHarika forumlarına katılım zahmetsiz ve ücretsizdir!

Allah’ın Hususi Selam Gönderdiği Kadın

anqeL Çevrimdışı

anqeL

Harika Üye
Katılım
21 Tem 2023
Mesajlar
1,488
Tepkime puanı
19
Puanları
38
Konum
Kimeneki….
Selam dua ile bir camide bir hocamızın vaazı lütfen okuyalım tamamını
Cami cemaatinin çoğu tanıdık isimler olunca vaaz karşılıklı sohbete bürünmüştü. Cami cemaatine “Ramazan ayında asıl sıkıntıyı hanımların çektiğini onlar bir tarafta oruç tutarken bir tarafta da evde iftar hazırlığı ile meşgullerdir. Bu sebepten hanımlarınıza iyi davranın hanımlarınız ’ın size bir emanetidir. Onlarla sadece bu dünyada değil ahirette de beraber olacaksınız. Hatta cennete en sevdiğiniz hanımınız olacak” der demez arka saflardan birinde “Hocam! korusun Vi de Billahi de Ti de hanımın bulunduğu o cennete girmem.” Ortalık bir anda buz kesilmişti. Bunu söyleyen emekli bir öğretmen idi. O anda bunun sebebini söylemedi. Fakat daha sonra cami cemaatinden bunun sebebini öğrendim ki, hocaya hanımı hiç rahat yüzü göstermiyor. Hoca her akşam eve gittiğinde sabah olup kahveye kapağı atmak için saatleri sayıyor. Evde de ayrı odalarda yatıyorlarmış. Evde yemek yediği de pek nadirmiş! Cehennem hayatının küçük numunesini bu dünyada yaşıyordu Hoca…

Aman ’ım! Yeryüzünün en kutsi ocağı ailedir. Bu hale nasıl geldi? Bu hale nasıl getirildi? Aile kurumunun bu hale gelmesinde benim de günahım var mı? diye yıllardır düşünürüm. Kendimi temize çıkarmam. Mutlaka benim de kusurum vardır. En başta şunu söyleyeyim, eğer hepimize örnek olacak aile modelleri anlatılsa belki derde derman olurdu. Kur’an’da anlatılan “Örnek aile” modelleri güncellenip günümüze taşınmış olsa mutlaka faydası olurdu. Başkalarının özeneceği aile örnekleri olurdu. Başkalarının özeneceği kızlara ve erkek çocuklara sahip olurduk.

Yazının başlığında kullanılan ’ın selam gönderip, Cebrail’in hayran olduğu kadın Hz. Hatice’dir. İşte Cebrail’in hayranlık duyduğu kadını anlatarak onu çağların gerisinde bırakmayıp çağa taşısa idik, örnek ve rol model tipler olurdu da hanımlarımız onları taklit ederdi.

“Annelerin sultanı” dense sezadır. Bu sebepten annelerin hatırlandığı veya hatırlatıldığı bir dünyada Hatice Anayı da tarihte bırakmayıp hatırlamak ve gündeme almak kaçınılmaması gereken bir vazife olsa gerektir.

Hz. Peygamber (s.a.v.)’in yirmi dört yıl bir yastığa baş koyduğu çok mu, çok sevdiği biricik eşidir. Hz. Peygamberi çok seven, ona ilk inanan, onunla çile çeken, servetini ondan esirgemeyen muhteşem kadındır Hz. Hatice. Hz. Peygamber (s.a.v.)’e ilk vahiy indiğinde onu teselli eden muallâ ve muazzam karakter sahibidir. Hz. Peygamber (s.a.v.) ilk vahiyle buluştuğunda yüreği çarpıyor, hemen Hz. Hatice’nin yanına vardı “Beni örtün, beni örtün” dedi. Hz. Peygamber (s.a.v.): “Kendimden çok korktum” dediğinde Hz. Hatice onu teselli edip şöyle dedi:”Hayır asla, vi beni asla mahcup etmez, çünkü sen akraba ile ilişkiyi kesmezsin, işini göremeyenlerin yükünü yüklenir, fakir fukarayı kazanır, misafir ağırlarsın, Hak yolunda karşılaşılan sıkıntılara yardım edersin.” Dedi. Sonra da amcasının oğlu Varaka b. Nevfele götürdü… (1)” Kocasını bu şekilde anlayan, okuyan ve destekleyen kaç tane hanım çıkar?

İşte; Hz. Peygamber (s.a.v)’de ki üstünlüğü ve fazileti keşfetme basiretine sahip olup kendisine vahiy gelmeyip, kendisine vahiy gelen eşi Hz. Peygamber (s.a.v.)’i teselli edecek kadar mana dünyası büyük bir kadındır. Buna bir tek Cebrail değil bütün sema ehli hayrandır dense sezadır.

Hz. Peygamber (s.a.v.) onu her fırsatta anar, hâtırasını yâd ederdi. Hatice annemizin fedakârlığına Cebrâil aleyhisselâm bile hayrandı. Bu vahiy meleği bir gün Resûl- Ekrem Efendimizle sohbet ediyordu. Hz. Hatice’nin elinde bir kapla gelmekte olduğunu haber verdi. Sonra da şunları söyledi: “Hatice yanına geldiği zaman, ona Rabbinden ve benden selâm söyle! Ona cennette inciden yapılmış bir saray verileceğini müjdele!(2) ” Böyle bir özelliğe ve öznelliğe sahip olmak her kese nasip olmaz. Asıl bilinmesi ve ortaya çıkarılması gereken husus şudur. Hz. Hatice’yi hem hem Cebrail hem de Hz. Peygamber (s.a.v.)e “sevgili” yapan nedir? Bu soruya verilecek cevap “Vefa’dır. Hiçbir imkânı yok iken sahip çıkma. Yalnız başına iken arkasında durma. Herkesin yalnız bıraktığı yer de iman etme. Hiç terk etmeme. Varlık ta da yokluk ta da bir ve beraber olma. Hiçbir imkânsızlığın onları ayırmaması. Vefanın yazıya değil şekle büründüğü karakter Hatice’dir. Bu öyle bir duygudur ki “Ölüm” bile ayırmadı. Vefatından sonra da hep hayırla andı. Mekke’nin fethinde çadırını mezarına yakın yere kurdurdu. Bugün o mekânda “Mescid-u Ra’ye” adında bir mescit inşa edilmiş. Hz. Peygamber (s.a.v.) Hira dağında ibadet için inzivaya çekilirken Hz. Hatice kendisine zaman zaman yiyecek getirir. Hz. Peygamber (s.a.v.) Hatice’sini yormamak için dağdan iner. Dağın eteğinde buluşurlar. Buraya da bu hatıranın anısına yine bir mescit inşa edilmiş. Hz. Hatice de Hz. Peygamber (s.a.v.)’e yiyeceği hizmetçisine vermeyip kendi elleri ile getirmesi sevginin ve vefanın en güzel örneğidir.

Hz. PEYGAMBER (S.A.V.)’İN HİÇ UNUTAMADIĞI KADIN

Âişe (r.a.) şöyle dedi: Peygamber aleyhisselâm’ın hanımlarından hiçbirini Hatice’yi kıskandığım kadar kıskanmadım. Üstelik onu (Resûl-i Ekrem’in yanında) hiç görmedim. Fakat Resûl-i Ekrem onu sık sık anardı. Bir koyun kesip etini parçaladığında, çoğu zaman Hatice’nin dostlarına gönderirdi. Bazen (dayanamayıp) Resûl-i Ekrem’e: Sanki dünyada Hatice’den başka kadın kalmadı! derdim.

Resûl-i Ekrem: “O şöyle şöyleydi” diye özelliklerini sayar ve “Çocuklarım ondan oldu”, derdi .(3)

Hz. Peygamber (s.a.v.)’in en önemli özelliği vefalı olması idi. Ilk eşini, yoldaşını hiç yalnız bırakmadı. İyi gününde de kötü gününde de hiç ayrılmadılar. Herkesin Hz. Peygamber (s.a.v.)’i yalnız bıraktığı yerde Hz. Hatice ona tereddüt etmeden iman etti.

Bir rivayete göre Hz. Âişe: Resûl-i Ekrem koyun kesecek olursa, Hatice’nin arkadaşlarına yeteri kadar gönderirdi, dedi . (4)

Başka bir rivayete göre ise Hz. Âişe şöyle dedi: Resûl-i Ekrem koyun kestiği zaman, “Ondan Hatice’nin arkadaşlarına da gönderin” derdi. (Müslim, Fezâilü’s-sahâbe 75)

Hz. Hatice’nin sesi bile Hz. Peygamber (s.a.v.) de duygu seli oluşturmaya yetiyordu. Kendisini bu kadar eşine nasıl da sevdirmişti. Hz. Âişe şöyle der: Hatice’nin kız kardeşi Hâle Binti Huveylid birgün Resûlullah’ın huzuruna girmek için izin istemişti. Resûl-i Ekrem Hatice’nin sesini hatırladı ve:

“ım, bu Huveylid kızı Hâle!” diye heyecanlandı.

Bu manzarayı gören Hz. Âişe dayanamadı:” İhtiyarlıktan ağzının dişleri dökülmüş ve bir zamanlar ölüp gitmiş Kureyşli bir kocakarının nesini anıp duruyorsun? sana onun yerine daha hayırlısını verdi, demişti .(5) Daha hayırlı sözüyle de kendisini kasdetmişti. Hz. Âişe’nin bu sözünü yerinde bulmayan Resûlullah Efendimiz şunları söyledi:

- “Hayır, Teâlâ bana ondan daha hayırlısını vermedi. Halk bana inanmazken o inandı. Herkes bana yalancı derken o doğru söylediğimi kabul etti. Kimse bana bir şey vermezken o beni malıyla destekledi ve Cenâb-ı Hak bana ondan çocuklar ihsân etti (6)”

Hz. Hatice aleyhindeki sözleriyle Resûl-i Ekrem Efendimiz’i üzdüğünü gören Hz. Âişe çok pişman oldu: “Seni gönderen ’a yemin ederim ki, bundan sonra onu sadece hayırla anacağım”, diye özür diledi.

“Cihân kadınlarının sultanı” Hasan, Hüseyin’in ve Hz. Fâtıma’nın annesi, Resûl-i Kibriyâ’nın gönlünde işte böyle bir yere sahipti.

Modern dünyanın kadınlarının Hz. Hatice örneğinde alacağı ve alması gereken çok ders vardır. Yeter ki günümüze taşımada üstümüze düşeni yapalım.

Netice; inanan insanların “Rol model” olacak karakterleri çoğaltmaları gerekir. Onları anlatırken çağa taşıyarak, maddesi ile değil, mana ile taşımak lazımdır. Hz. Fatıma’yı taşırken sahip olduğu çeyiz ve ev eşyası belki içinde bulunduğu kültürün parçası idi. Fakat günümüz kültürünün meşru olmak kaydıyla farklı eşyalar olabilir. Hz. Fatıma’nın mana boyutunu evimize taşımamız daha isabetli olur. Sadakati, vefası, sabrı, sıkıntılara tahammül gücü, sevgisi, kendini evine ve çocuğuna adaması, yetiştirdiği evlatların tesirlerinin günümüze kadar devam etmesi, sahip olduğu engin gönül ve mana iklimi, zikri, fikri, şükrü… Vb. hususları ile günümüze taşınması inanan insanın hayatına ve ailesine renk ve anlam katar.
 
Üst Alt